3 Mart 2013 Pazar

KADIN GAZETECİLER VE YAŞLANMAK




Habertürk yazarı ve TV programcısı Balçiçek İlter'in yazılarına son verilmesi olayı kafamı kurcalıyor...

Yazılı basında kadınlar, yazıları ile, her türlü emekleri ile var oluyorlar.

Ekranda da, editöryel katkıları yanında hem sözlü ifade yetenekleri hem de fiziki duruşları ile varlar...

Peki, tecrübe kazandıkça ve doğal olarak yaşlandıkça “değer” de kazanıyorlar mı? Sorusu hiç aklınıza gelir mi? Ben bu soruyu çok sık sorarım…

Balçiçek İlter, zaten güzel, bakımlı bir kadın; ona bir diyeceğim yok.

Önce yazıların sonlanmasına dair iddiaları hatırlatalım; ardından ben, kendi penceremden başka şeylere dikkat çekeceğim.

Yazıların sona erdirilmesi,  Oda TV ergenekon davası konusunda yazı yazması ile ilişkilendirdi. (http://www.odatv.com/n.php?n=balcicek-ilter-ergenekon-yuzunden-mi-gorevden-alindi-0303131200)

Bazı internet siteleri ise, zaten Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı ile uzun süredir çekişmeli olduğunu da hatırlatarak, yaptıkları haberlerde, Balçiçek’in yazılarına son verilmesini  buna bağladılar. Daha önce de, yöneticisi ile tartışmalı olduğu konuşulan Balçiçek İlter'e, patron veya üst düzey yöneticinin araya girmesi ile arka çıkıldığı yazıldı medya sitelerinde.

Şimdi bu “arka çıkma” durumunu değiştiren “ne olmuş?” olabilir?

İlter, son yazısında, “bir nefes al dedilerse vardır bir bildikleri” demeyi seçti. Kendine yakışır şekilde...

Ama bazı soruları bu vesile ile sormak istedim. Tamamen doğaçlama...

Bu yazdıklarım sadece Balçiçek örneği ile de ilgili değil. Genel şeyler.

Eğer Ergenekon davası ile ilgili yazıları sorun olduysa, aynı Balçiçek İlter CHP miletvekili İlhan Cihaner'i ekranına çıkarıp; Kur’an Kurslarına karşı olduğu açıklamasını hatırlatmamış mıydı? Cihaner pişmanlığını paylaşıp, 'neden karşı olayım din özgürlüğüne inanıyorum' dememiş miydi? Genel olarak denge ilkesini uyguladı hep programlarında.

Bir programcı, pek çok konuda farklı yelpazeden konuk çıkarabilmeli, yazar, yazılarında her konuda görüşlerini yazabilmeli. Bunlar tartışmasız kabul edilecek konular. Bir gazetecinin veya bir TV yorumcusunun, moderatörün kayıtsız şartsız, tam teslimiyet ile belirli odakların, belirli kesimlerin yanında olmasını beklemek, meslek etiği ile bağdaşmayan tutum beklemektir.

Kaldı ki bu işlerin, oldukça zor ve  farklı dengeleri de mevcuttur; insan ilişkileri, yöneticiler ile kurulan iletişim gibi...

Şu bir gerçek ki, ülkemizdeki mevcut medya ve iletişim düzeninde  bugüne kadar hep haber alma hak ve özgürlükleri ile pek de ilgisi olmayan “bu tür” dengelere dikkat etmek zorunda kalınmıştır.

Bir noktaya kadar arkanızda duranlar birden durmayabilir. O sırada okurunuz ve izleyiciniz ile iyi bir kontağınız varsa, siz ona güvenirsiniz. Ben bu başarıyı hak ediyorum, kimse bana bişey yapamaz, işimi doğru yapıyorum, X de arkamda psikolojisi ile bu dengeleri kaçırırsanız ayağınız her an kayabilir.

Balçiçek önceleri sadece gazetedeydi. Önü açılmıştı, yazıları okunuyordu. Çeşitli gazetelerde önemli işler yaptı. Yazı işlerinde çalıştı, yöneticilik görevleri verildi kendisine. Sonra TV'ye geçti. Dikkat çeken programlar ile gündemi iyi takip ettiğini gösterdi. Aslında TV'de tam ustalaşmaya başlamıştı ki; yazıları bitirildi...

 Birçok şeye bölünmenin, genellikle işin kalitesini düşürdüğüne inanırım. Balçiçek için durum farklıydı.Her alana özen gösteriyordu.

Yine de İlter bunu bir şans olarak görür ve işine daha çok sarılırsa TV'deki programı en güzel şekilde devam edebilir. Bu arada bugüne kadar gergin olduğu ilişkiler varsa belki onları gözden geçirir.

Balçiçek İlter, eminim kendisini kolay markalaştırmadı. Bazen uzaktan işler çok kolay gibi görünebilir. Ancak insanlar birçok gayret ile bulundukları noktaya gelirler ve bu sırada harcadıkları emekten çok, “ilişki faktörleri”ne vurgu yapılır medyada nedense.

Şunu da söylemeliyim ki, medyada kadınların bir noktaya gelmesi elbette işlerinde iyi olmalarına çok bağlıdır. Sadece güzel olmak ile, cazibeli olmak ile çok az isim yükselmiştir...

Muhafazakarlaşma tartışmaları bir yana kadının emekleri ile hak ettiği yerde olması her zaman her devirde her ideolojide, dikkat edilmesi gereken bir husus.

Bu yeni dönemin de farklı riskleri mevcut. Muhafazakar medya yöneticisi profillerin dezavantajları, kadın sözkonusu olduğunda eşit işe eşit ücret ve kadınları yükseltme-insiyatif verme konusundaki tereddütleri ve bu noktalarda insiyatif almayışları. Buradan tüm medya yöneticlerine ve patronlarına hatırlatmak istiyorum. Kadın gazeteci ve televizyoncu, tıpkı erkek gibi; yaşlandıkça ve buna mukabil tecrübe kazandıkça değerlidir.

Bu arada muhafazakar medya yöneticileri de insan, onlar arasında da kadına cinsel obje olarak bakanlar ve bunu iş ile karıştıranlar olabilir. Hiçbir kesimi günahsız saf ve temiz göstermek mümkün değil.
Ama yine de iyiye gidiyor gibi...

Balçiçek İlter'i Habertürk ekranlarında izlemeye alıştık. 

Ben onu izlemek istiyorum. Tek bir işe yoğunlaşarak daha verimli olacağına da inanıyorum...Hiç moralini bozmasın.

2 Mart 2013 Cumartesi

NYT'IN 'KADIN AJAN' HABERİ VE ETİK KODLAR

New York Times'ın web sitesinde rastladığım bir video haber dikkatimi çekti. Suriyeli muhalifler, genç bir kadına, kendilerine rejim tarafından 'ajan' olarak yollandığını itiraf ettiriyorlar.

Kadın kendisinin Dera'lı olduğunu ve hükümetin adamı olduğunu belirttiği Sahdy (muhtemelen Şadi) isimli kişi tarafından muhaliflere getirildiğini söylüyor. NYT'a göre 'Busra Al Şam'ın Dera' kasabasından olduğunu söyleyen İntisar Sementos adlı kadın; muhaliflerce Şam'ın kuzeydoğusundaki Dumair'de yakalanmış.

Bu arada, aslında 'Dera kentinin Busra El Şam' bölgesi demek daha doğru olabilir diye de bir not düşmeli...

Kadın gönderiliş amacının muhalif askerleri cezbederek baştan çıkarmak olduğunu itiraf ediyor.

Bu haber elbette Rejimin savaşta nasıl taktikler uyguladığını göstermek veya muhaliflerin bir 'itirafçıya' davranışlarını göstermek anlamında haber olabilir. Ancak bu ve benzeri haberlerde bir propagandaya alet olmak da çok kolaydır.

Örneğin New York Times, kadının; videonun başlangıcında; muhaliflerin ne kadar inançlı olduklarını söyleyerek onları övdüğünü, bir kadının örtüsüne dokunmadıklarını ve kadınlara yaklaşmadıklarını söylediğini aktarıyor. 

 New York times'ın bu haberi veriş şeklini örnek göstermek istedim...

Haber metninde ilk olarak kadının itirafları aktarılmış. Ancak altında iki ayrı kutucuğa yer vermişler. Bu kutucuklardan birinin başlığı Bildiklerimiz diğerinin başlığı Bilmediklerimiz şeklinde.

Bildiklerimiz başlığı altında; kadının söylediklerinden öğrenilenler aktarılıyor. Bilmediklerimiz başlığında ise bu videonun; yani itirafın, hangi koşullar altında çekildiğinin bilinmediği vurgulanıyor. İtirafçı kadının bu konuşmayı yapmasında etkili olabilecek durumların sözkonusu olabileceği de ima ediliyor.

Videodan sonra bu kadına ne olduğunun bilinmediği notu da eklenmiş. Böylelikle  muhaliflerin merhamet prpagandasına alet olma riski azaltılıyor.

Diğer yandan da bilinmeyenlere dikkat çekerek haber kaynağının güvenilir olmayabileceği notu, okur veya izleyici ile paylaşılıyor.

Bu tarz, habercilikte birşeyleri görüp -görmeme kararı yerine, karanlık noktalara dikkat çekerek haberi görmenin mümkün olduğunun bir örneği.

Kadının isminden ve bazı gözlemlerden alevi kökenli olduğu yorumu eklenmiş. Başlıklarda da kadının korkutulmuş olduğu vurgulanıyor.

 Bu video bu şekilde verildiğinde objektiflik ve denge kriteri yerine getirilmiş gibi duruyor. Gerisi de okuyucuya-izleyiciye kalıyor.