6 Ocak 2015 Salı

Hediye kabul etme ve pozisyon...


Hediye kabul etme ve pozisyon...


Hediye vermeyi sevebilirsiniz. İşimizi kolaylaştıran, bunu yaparken adaletsizliğe yol açmayan, güleryüz gösteren insanlara hediye vermek isteyebiliriz. Bu çikolata da olabilir, bir anahtarlık da olabilir veya farklı birşey de. Bunları alırken ve verirken çekinecek bişey yok.
 Kamuda veya özelde bireylere hediye sunarken ve kabulde sıkıntı nerede başlar?
Yasal olarak belirtilmiş bir üst rakam değeri sınır olmalı.
****
Los Angeles Times'dan bir haber dikkatimi çekti. Su işleri yetkilisine,  bir firmadan kabul ettiği hediyelerin toplam değerinin on katı cezaya hüküm verilmiş.
Eyaletin hediye kabulünde üst limit 250$.
 Belediyeye bağlı iştirak kurumunda üst düzey bir isim olan Arthur Aguilar, belirli periyotta toplamda 3495$ değerinde 31 ayrı hediye aldığı için 30.000$ ödeyecek. Aldığı hediyelerin neredeyse on katı.
2009 Ocak'tan 2012 Ekim'e kadar aldığı hediyelerin değeri 3495$. Haksız zenginleşmeye sebep olacak bir rakam veya gelir sözkonusu değil.
 Ancak politik suçlamalar ile olay bu noktaya gelmiş. Sadece hediyeler konu değil. Aguilar'ın fimanın yönetim kurulu başkanı ve yöneticileri ile yediği yemekler, golf oyunlarına ve kış partilerine katılması da tartışılıyor.
****
Aguilar ise savunmasında kendisinin, hediyelere nasıl yaklaşması gerektiği konusunda yasal düzenlemeye ilişkin yanıltıldığını ifade ediyor. 
Bazı hediyeleri bildirmediğini kabul eden yetkili, hiçbir şekilde firma ile ilgili kararlarda, karar mercilerine baskı veya yönlendirme yapmamış. 
Sözkonusu mühendislik firmasının 6 milyon dolarlık kontratı var. 
Alınan hediyede rakam ne olursa olsun düzenlemenin üstünde yer aldığında firmadan çıkar sağlandığı kabul görüyor. 
Fimalara dair ihaleyi bir kurul belirlediği halde bu ilişki tartışılıyor. 
Belediyelerde ve diğer kurumlarda bu tarz durumları değerlendiren komisyonlar var.
****
Açık bir toplum olmak böyle birşey heralde. Hediyeye yaklaşım buyken el altından olanlara ne denilebilir? 
Özellikle kamu ihalelerinde, diğer teklif sahipleri de el altından verilebilecek birşeyleri maddi olarak sunma gücüne sahiptir. Ancak bu ilke meselesidir. Fırsat eşitliğine bakıştır. Bir işini yapacak kişiye veya kurum temsilcisine, belirli rakam üstü hediye vermek veya yetkilinin ima ederek kendi adına, tamamen bireysel 'şuna ihtiyacım var' demesi ahlaklı mı? Ne zaman ahlaklı olur? Belki o paraya rağmen adil davranabilecekse. Parayı veya hediyeyi veren de bunu verdiği halde işin adil yürüyeceğini biliyorsa falan. Yani ütopik.
Karşılıklı ilişkilerin getirdiği makul durumları kast etmiyorum. 
****
Amerika'da 250$ ı aşan hediyenin bu töhmeti getireceği öngörülmüşken varın diğer halleri hesaplayamayan zihniyeti siz düşünün. Pozisyon kullanma konusunu iyi düşünmek lazım. 
Konusu gelmişken yazalım. Herhangi bir birey, liyakatıyla hak ettiği yere geldiğinde bir bakan veya vekilin akrabası diye kazanılmış hakkından edilmemeli. Makam sahipleri genel olarak çıkar sağlamadıkları yönünde kanı oluşturmayı başardığında,  kimse birinin yakını diye fırsat eşitsizliği ile ve linçle karşı karşıya kalmaz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder