27 Haziran 2011 Pazartesi

kasete dair senaryolar


25.05.2011

Habertürk sabah kuşağı içinde yer alan Medyakritik için seçilen yazıları önemsiyorum ve manşetleri de çoğunlukla oradan dinliyorum.

 CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Habertürk Gündem Ekonomi'nin konuğu oldu bu sabah. Bende medyakritik'in peşinden bu konuyu ilgi ile izlemeye koyuldum.

Umut Oran'ı çok zayıf buldum. Ahlaklı ve temiz bir insan imajı çizmek ile beraber kendisi sorulan sorulara çözüm odaklı yaklaşmak yerine Ak Parti ve Erdoğan efsanesi üzerine giderek yanıt vermeyi tercih eden bir yol izledi.

Hele kaset skandalına dair görüşleri sorulduğunda kendisi ile ilgili ümitlerim iyice azaldı.

Oran, MHP'li vekillerin özel yaşamlarına dair çekilen görüntülerin yayınlanmasının arkasında Ak Parti'nin olduğuna inanabilir. Gerçekten inanıyordur herhalde. İnanmıyorsa da siyaseten inanması gerekebilir. Ama bunu bağladığı yer sakat. Sanki gözü ile görmüş gibi ''Ak Parti'li vekillerin de kasetleri var, onlar niye çıkmıyor demek ki Ak Parti bu işin faili'' demeye getiriyor.

Daha önce CHP'de yaşanan ve Genel Başkan değişimine neden olan şimdi de MHP'yi vuran kaset olaylarının arkasındaki güce dair zaten iki ana senaryo var. Bir tanesi partiler içindeki muhalif kesimlerin, mevcut yönetimlerin Ak Parti'ye yeterince muhalefet edemediğine ve parti içi demokrasilerin işlemeyişi nedeni ile bu yönetimlerin kendiliğinden gidemeyeceğine inanmaları. Ak Parti'nin bu işi yapmış olmasına olasılık tanımayan birinci senaryo bu.

Bir diğeri ise bugün gazetelere de yansıyan dış istihbarat birimlerinin işin içinde olduğu. Yani bu durumun İç siyaset ile dış siyaseti ayırmanın mümkün olmadığı durumlardan olduğu yorumu. Dış güçler veya büyük aktörler bölge siyasetinde Türkiye'nin önemini biliyorlar. Bu bölgede son dönemde istikrara ihtiyaç duyulduğu biliniyor.

Amerika Birleşik Devletleri'nin Arap ülkelerinde yaşanan gelişmelerden sonra aldığı soğukkanlı tavır ve bölge ülkeleri liderlerine gönderdiği reform yapmaları yönündeki mesajlar ortada.

Böyle bir dönemde Türkiye'nin de Kürt sorununu çözmüş olması bölge istikrarı bakımından önemli diyenler var. Bu görüş her şeyi süper güçlerin şekillendirdiğine inanan veya buna dair tecrübeleri olan kesimlerin inandığı bir görüş.

Bu güçlerin işine, Kürt sorununun çözülmesi geliyorsa, bu Türkiye onlara hizmet ediyor anlamına da gelmez ayrıca. Bazen çıkarlar örtüşür diyelim buna. Yani benim insanımın, halklarımın da sorunları çözülecekse aynı zamanda, neden olmasın? 

Son on yıl öncesine kadar bölgede istikrar istemeyen ABD vardı ve MHP terör sorununa engel olabildi mi? Derin olaylar tezgahlanırken on yıllarca hangi gençler kullanıldı, kim kimler ile işbirliği yaptı tekrar hatırlamak lazım. Teröre taviz verelim demiyoruz ama kimse de Türkiye bölünecekti, dış güçler MHP'yi bunun önünde engel gördü, ''işbirlikçi AKP'' moduna girip göz boyamaya kalkmasın.

Yıllarca her cenahtan insanlar öldü, öldürüldü. Onların da işbirlikçileri vardı. O zaman Ak Parti mi vardı.

Netice de kasetleri bölgede istikrar adına Türkiye'de Kürt sorununun çözülmesini isteyen ve bunun önünde MHP'yi engel gören dış güçlerin icraatı olarak gören bu ikinci görüşe göre de bunu Ak Parti yapmış olamaz.

 Oran, bu güçlerin elinde Türkiye’de ki her partinin mensuplarına dair kaset olduğunu biliyor veya tahmin ediyorsa ve Ak Parti'nin de kaseti var söylemi buna dayanıyorsa, o zaman yine kasetleri yayınlayan odak Ak Parti olamaz. 

Başbakan bunu malzeme yapar, yapmaz, bu etiktir değildir ayrı konular.

Şimdi bu olayı Ak Parti'ye yıktıktan sonra bir de üstüne bu konulara girmenin edepsizliğinden bahsedebilirsiniz. Onu da anlarız. Ancak ''biz bu konulara girip  gündeme getirmiyoruz'' diye sütten çıkmış ak kaşık gibi yorum yapıp, takdir toplamayı beklemeyin.

Siz bu konuları gündeme getirmiyorsunuz çünkü (üzülerek söylüyorum , keşke olmasaydı) geçmişte siz de CHP olarak benzer bir olay yaşadınız da ondan gündeme getirmiyorsunuz. Çünkü siz çok iyi biliyorsunuz bir parti içerisindeki ayrışmaların sonucu oluşan mücadelenin muhalefet ettiğini partiler ile mücadeleden daha acımasız olduğunu.

İmam nikahlı eşler ile ilgili görüntülerin ortaya çıkmasını fırsat bilip Ak Parti'li vekillerden de imam nikahlı eşleri olanlar var diyenlere gelince, MHP'yi bitiren o imam nikahlı eş görüntüleri değil ondan önce bir genel başkan yardımcısının kasetinde söz ettiği, '' bana kadın bulun yeter'' nevinde zihniyetlerin yönetimde olduğunun ortaya çıkması olacaktır. O konuşmalar, kadına düşkünlüğün nezakete son derece aykırı şekilde ifade edildiği o sözler sonun başlangıcı olmuştur.

Yoksa çapkın  her yerde...

Erkeğin çok eşliliği ve imam nikahı yasal olsun konularına dair tartışmaya ise bir sonraki yazıda değineceğim inşallah ama şimdilik şunu söyleyeyim  Mustafa Mutlu konuya farklı bir yaklaşım getirmiş, okuyabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder