10 Eylül 2013 Salı

Dillerin rengi ve Kardeş Türküler konseri

Kardeş Türküler...

Dün akşam Harbiye Açıkhava'da gerçekleşen 20. yıl konserlerine ''Memleket Sahnemiz'' ismini verdiler.

İlk kez rengarenk giyinmiş gördüm onları.

Daha önce beyazlar içinde oluyorlardı.

En son Hrant Dink Vakfı'nın düzenlediği Hrant Dink Ödülü'nün ilkinde sahne aldıklarında 2009'da dinlemiştim ve izlemiştim keyif ile burukluk arasında.

Sahi kaç sene oldu?

...

Konser başlamadan ''memleket de böyle; renklerin bir arada olduğu sahnemiz gibi olsa'' mesajını verdiler...

Gezi'ye atfen mesajları oldu sonra... Ancak, ölümlerin durmuş olması nedeni ile barışı önemsediklerini hemen eklediler...

Önemli mesaj...

Anlayana nev'inden...

''Biz istiyoruz ki gerçekten barış sağlansın, bu ülkeye savaş uğramasın'' dediler.

Tüm bu iyi dileklere konserdeki herkesin katıldığı hissedildi...

Yılların mücadelesini verenlere, barış ümidi ile sabır mesajı...

...

Hala ana dilde eğitim hakkının sağlanamadığını hatırlattılar.

Keşke ''hükümet özgürlükçü adımlar konusunda bu kadar cimri davranmasa'' dediler...

Konser devam ederken Tuzluçayır'da gerginlik sürüyordu.

Aradan dönüşlerinde; ikinci yarıya Tuzluçayır göndermesi ile başladılar.

Alevilere aleviliğin ne olduğunun dayatılmaması gerektiği mesajını verdiler. Açıkhava coştu bu noktada...

...

Belki Cami ile Cemevi'nin yanyana olmasını mahsurlu görmeyip tercih edenler olacaktır...

Ama bunu tercih etmeyenlerin de olduğu hissediliyor.

Bunu anlamak istemeyenlere, kilise ile cami aynı bahçede olsa ister misiniz diye sormak lazım.

İslamın alevilik yorumuna, ehli beyt'e ve Hz. Ali ekseninde yaşananlara bakışına, bütün aleviler katılmak zorunda değil. Zira ayetin buyurduğu gibi ''dinde zorlama olmaz''.

Bazı aleviler kendilerince inandıkları şekli ile aleviliği yaşamak istiyor ve bunu sünni islam veya İslam ile örtüştürmüyor olabilir.

Velhasıl ben cami bulamadığım yerde yine Yaratıcı adına yapılmış bir başka ibadethanede namaz kılınabileceğini ve İslam'ın buna izin verdiğini biliyorum

Ama İslamiyet farklı içtihadlara açık bir din. Eshab'ı Kiram zamanından beri bu böyle.

Buna katılmayan, farklı içtihadlara katılabilir.

Bunların hiçbiri kötülenemez.

Kuran'da açıkça yazmayan konular, Kuran'da yazan diğer örneklere bakılarak açıklanır. Ve bunu müçtehidler yapar. Bunlar arasında da herzaman farklı yaklaşımlar olmuştur.

O nedenle bunu isteyen ve istemeyen olması son derece normal.

Alevilerin içinde de aynı şekilde bazı şeyleri isteyen ve istemeyen olacaktır.

...

İşte ilk bölümünde Hz.Muhammed'e övgüler içeren ilahilerin de yer aldığı Kardeş Türküler konserinde, Semah da, Arapça, Süryanice, Ermenice şarkılar da aynı şekilde dinlendi, sevildi.

Dünki konsere beni davet eden arkadaşımın ifadesi ile, renklerin dilleri konuştu dün gece.

Çarşı, oradaydı evet...

''Bu daha başlangıç, mücadeleye devam'' sloganları atıldı evet...

''Heryer Taksim Heryer direniş'' sloganları vardı evet.

Konserin sonunda Gezi olaylarındaki fotoğraf karelerinden oluşmuş bir klip oynatıldı. Bu klip provokatif ve acıdan nefret devşiren bir klip değildi.

Yaşanan ölüm olaylarına saygı amaçlı olduğunu düşünüyorum. Seçilen kareler ise Gezi olaylarında herkesimin olduğunu vurgular nitelikte birleştirici karelerdi.

Ve üzüntü veren fotoğraflar dikkatli kullanılmıştı.

Tüm bu sloglanlar aslında anlaşılmak ve özgürlük isteğini hissettirdi bana.

Devrim heyecanı ve bir risk

Dış güçlere alet olma riskinden bahsediyorum. Ama Erdoğan'ın dediği gibi değil...

Herşeyi dış güçler yapıyor diyerek işin içinden çıkma arayışı değil...

Geçen gün www.middleeastmonitor.com sitesinde bir haber yer aldı...

Eski El Fetih lideri Muhammed Dahlan'ın Türkiye'ye farklı pasaport ile giriş yaparak ülke muahlefetini darbe için örgütleme çalışmaları yaptığı iddia edilen bir haber...


El Fetih Filistin'de Batı tarafından zaman zaman Hamas karşısında maddi manevi desteklenen bir hareket...


Haber doğru ise, Birleşik Arap Emirlikleri ile bağlantısı olan Muhammed Dahlan'ın Türkiye'de bir muhalefet organize etmesi, bu ülkede birilerinin muhalefeti, gençleri kendilerine alet etmek istediğini gösterir.

Birleşik Arap Emirlikleri, AKP hükümetinin Mısır’daki darbeye takındığı tavır dolayısıyla Türkiye’ye yapmayı planladığı 12 milyar dolarlık kömür santrali projesini askıya aldığını duyurmuştu...

Bağlantıları siz düşünün.
...

Oysa Mısır'da bir kısım Temerrüd grubu, Tahrir'de Mursi'den bazı adımları atmasını ve yetkilerini otoriterliğe çevirmemesini isteyenler ile...

Rabia'da askeri rejime karşı duranların ortak noktaları var.

Rabiadakiler Tahrir'e, Tahrirdekiler Rabia'ya gelebildiğinde; gerçekten kimseye alet olunmaması sağlanacak.

Bu durum bizim için de geçerli.

Bu birliği, renklerin dillerin farklılığını; barış ve özgürlük için birleştirdiğimizde , özgürlüğümüzü kimseye gebe kalmadan savunabiliriz.

Biz Rabia'yı, Tahrir'i, şiddet yanlısı yöntemi nedeni ile bedel ödedikleri Hamas ile Batı'nın desteklediği El Fetih arasında sıkışmış tüm Filistinlileri, herkesi anladığımız gün kendimizi de anlayacağız.

Birilerinin bizi istediklerimize kavuşturacağı zannı ile sadece kaosa kapı aralar, kardeşlerimizin, komşularımızın ölümünü izlemiş oluruz.

...

DHKP-C ve terör endişelerinin, yobaz olarak damgalananlara olan düşmanlığın ve gerçekten insan iradesi özgürlüğü düşmanı yobazlığın...

...ümitli bir kardeşlik ve barış duygusu ile, güçlü ve rengarek birliktelikler ile aşılacağını ümit ettim konserde...

...

Nefretin değil, empatinin barışı getireceğine inanıyorum.

Çekilme durdu derken haklı çıkmaktan sevinenlerin ülkesinde, çekilmeyeni samimiyetsizlikle suçlarken kendine bakmayan çapın ülkesinde, herşeye rağmen barış diyenler var.

Devrim fikri insanları coştursa da, kan akmaması da sevindiriyor.

Birileri bu ülkeyi kanatma planları yapsa da gençler vicdanlarını dinleyecek. Savaş değil barış isteyen vicdanlarını.

Barışı, Suriye ile savaşmamak için de isteyebilirler...

İktidar mücadelesinin kanlı sokak olaylarına dönmemesi için sağduyulu eylemler yapma gayreti göstererek iç barışı da isteyebilirler...

Yeterki barış için tüm siyasi hırslar durabilsin. Kan akmaması için herkes bir an düşünsün.

Hükümet, iktidar, polis, gençler, muhalifler, teröristler...

Herkes...

Birlikte güçlü olmak o kadar mı zor?

Ümidi olanın deviremiyeceği dağ bile yoktur...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder