Cumhuriyet'ten Nilgün Cerrahoğlu, İran'da buluğa eren kız çocuklarının 'örtünme bayramına' dair bir yazı yazdı Pazar günü. Okullarda örtünen kızlar için yapılan törenler ile 'model kadın' örneğinin çocukluk çağında benimsetilmesi amacı güdüldüğünü vurguladı. İran Devrimi'nin ilk zamanlarında olmayan bu uygulamanın sonradan icat edildiğini söyledi. Bu bayram günü tören ile, tatlı tepsileri ile, ailelerin okula gelip kızlarının fotoğraf ve videolarını çektiği mutlu tablo tasviri yaptı...
Peki biz Türkiye'de ne gördük?
Türkiye'de ise okul önlerinde, üstelik buluğa ermiş küçük kızlar da değil, üniversite kapısındaki genç kadın ve kızlar, ikna odalarında 'ya eğitim ya örtü' denilerek zorba uygulamalar yaşadı. İşte bazı ülkeler örtünmeyi gülerek oynayarak kutlarken aile katılımı ile törenleştirebilirken, kimi ülkeler tek tipçi zihniyet ile ağlatarak ve eğitim hakkından yoksun bırakma tehdidi ile zorbalıklara imza atıyor...
Konunun tek tipleştirme yönü benziyor. Ancak bir temel fark var ki birinde rıza diğerinde zorlama var. Herkes kendisinin güle oynaya seçeceği bir konu olarak görmüyor bu tek tipleştirmeyi. Birine göre kötü ile diğerine göre kötü olan farklı. İrandaki bu uygulamayı yererken hangisinin zorla hangisinin rıza ile olduğunu da hatırlamak lazım... İran'da farklı din mensuplarına, dinde yeri olmayan bir baskı da var elbette. Bu baskının İslam dininde de yeri yok. Ancak bahse konu mevzu, ailelerin kızları için kutlama yapması olduğuna göre burada rıza var gibi görünüyor.
****
Bugüne kadar cemaat çevrelerini başörtü eylemlerine destek vermemekle, düzene yaranmakla suçlayan hükümete yakın çevrelere bir hatırlatma lazım. Ak Parti yönetimi ilk hükümetlerinde aynı o cemaatçiler gibi başörtü konusuna dokunmama stratejisi izledi. Hatta 'bunun zamanı geldi' diyen bazı yüksek ses sahiplerine de cevaplar verildi...
Demek ki bunun makul bir nedeni oluyormuş. Bir yerde tam varlık gösterebilene kadar korkutmamak vs gibi gerekçeler olabilir.
Bugün gelinen yerde cemaat yapılanması denilen kadroların, hukuk içinde idda edilen örgütlenmesini her şekilde tartışmak medyanın ve millet iradesinin hakkıdır. Ona her yorumu yapabiliriz. Ancak buralardan vurmayı doğru bulmuyorum.
Cerrahoğlu'na dönersek, bugün o kalem sahibinin de en doğal hakkıdır İran'daki törene negatif yorum veya tek tipleştirme gerekçeli eleştiriler yapmak. Ancak bunu kınarken bunun tam zıddı deneyimlediğimiz farklı baskı uygulamaları hiç olmamış gibi davranmak, bu toplumun ve halkın büyük bir kesiminin mağduriyetini yok saymak, sadece kutuplaşmayı arttırıyor. Ve bir zihniyetin darbeye uzanma cesareti nedeni ile bugünki ayrışmaları yaşadığımızı da inkar etmezsek bir yerde buluşabiliriz. Yani demokrasi esası gözetmeden iki otoriter ideolojiden birinin model dayatması... O nedenle insanlar siyasal islamcı bilinen partilerde çözüm aradı.
Öte yandan yıllarca kendini müesses nizama kabul ettirmek için sessiz görünüp ardından harekete geçen cemaat kadrolarının darbe davalarındaki hesap sorma rolü de inkar edilemez. Bu rol üstlenilirken Hrant Dink cinayeti ihmalleri ve darbe davalarındaki adaletsizlikler ise bu kadroların sınıfta kaldığı yerler olmuştur.
****
Hükümet bugün, dünün baskıcı rejimini unutarak İran'da örtünen kızları eleştiren düşünceye bakınca, tabloyu daha iyi görebilir.
Cemaat'in seçimlerde veya çeşitli platformda CHP ile işbirliği eğer gerçekten bugüne kadar ki ayrışmaların geçmesine imkan tanıyacaksa buna sevinmek lazım. Ancak Ergenekon davalarında yaşanan adaletsizlikler nedeni ile cemaate haksızlığa uğradıkları için makul bir kin duyanlar, 'önce hükümetle işbirliği yapıp cemaatten kurtulalım sonra da millettin iradesinden, eski karanlık uygulamalar ile, devlet organlarını devreye sokarak kapatmalar ile vs şekilde kurtuluruz' diyor olabilirler. Ya da aynı şekilde cemaat kadroları ile işbirlği yapıp önce hükümetten sonra bu kadrolardan kurtulalım diyenler de olabilir. Bunlar siyasi konular görünmekle birlikte aslında toplumsal özgürlüklerde son derece önemli. Hazmetmiş insanlar, kadrolar aslolandır.
Bu sebeple kimsenin kimseye güvenmediği Türkiye ortamında kargaşa, terör daha kolay kaşınır hale gelmiştir. Fena halde bölünmüşlük aslında her kesime zarar verecek.
Bu ülkede insanlar kızı örtündü diye bir kutlama yapınca bu kimi neden rahatsız eder? İnsanlar başını açadabilir, örtedebilir. Bundan laik düşüncenin korkmamayı öğrenmesi lazım. Yarın açılan yetişkin bir kadına da arkadaşları yemek verebilir. Bu tamamen bireysel bir konu. İşte hala buraları kaşıyan, hala kimin hangi inancın hangi uygulamasını nasıl kutlayacağından, Ramazan'da boğazdan geçen teravih teknesinden rahatsız olanlar var. Bu nedenle bu ayrışma, bu savaş çok kötü oldu diyelim de anlamak isteyen ne dediğimizi anlasın.
****
Biz başörtünün de açıklığın da, dekoltenin de konuşulmasından bıktık. Birileri bunları konuştukça diğerleri dekolteyi kapatmaya, bir diğer kesim de, irade ile bir dini vecibeyi yapanalara gerici, acınan insan statüsü biçmeye çalışıyor. Elbette kadını zorla kapatıp onu her türlü sömüren, haklarını gasp etmeyi ilke edinen zihniyeti desteklemiyelim. Bu kadının kendini tanımlamasıdır. Bu kimine göre kapanıp topluma mesafeli durma anlamı taşırken kimi için ise toplumda daha rahat hareket etme işlevi taşıyor olabilir. Bırakın herkes rahat ettiği gibi yapsın. Laikilik ve eşitlik çelişmez merak etmeyin. Nice başörtüsüz erkek bu ülkede laikliğe karşı uygulama getirdi. Onları eleyemezken örtülü kadını seçip elemek en hafif tabir ile acizlik değil mi, bırakın örtülü kadın da bağımsız düşünebilsin. Kimseye gebe olmasın. Kadının örtüsünden başka kontrol edilecek çok şey var bu ülkeyi ele geçirme iddialarının uçuştuğu ortamda...
Serra Karacam's investigative media programme ‘Medya Müfettişi’ produced for the Turkish national broadcaster TRT. Specifically focused on but was not limited to topics such as press ethics, media impartiality, freedom of speech in Turkey. Achieved consistently high ratings and garnered significant media attention. Sustained high viewer interaction and became a very well-known programme in the Turkish media sphere.
27 Ekim 2014 Pazartesi
Örtünme törenleri ve teravih tekneleri...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder