3 Ağustos 2012 Cuma

TEZKAN'IN KAMUDA TÜRBAN SORUSU


Milliyet yazarı Mehmet Tezkan'dan zekice sorular bekleriz genellikle...

'Türban genel tercihse neden iş dünyasında türbanlı kadın yok?'

Ama Tezkan bu sefer cevabını biraz araştırsa bulabileceği bir soruyu sormuş. Hem de bulacağı cevaplara gözlerini kapatarak sormuş. Başörtü düşmanlarına yaraşır şekilde sormuş. Ya tutarsa diyerek sormuş. Mevzu kamuda başörtüsü. İşin yasalara uygunluğunu, Anayasa sürecinde nasıl şekilleneceğini, on yıldır bekleşenleri düşünelim. Teknik yani yasal engellemeler zaten hukukun yoruma açık yerlerinden zorlama çıkarıldığı için çok sorun olmayacaktır çözmek.

Ancak Ak Parti muhalifi yandaş gazetecilerin ve işinden siyasi duruşunu ayırt edemeyen tutkulu siyasetçi gazetecilerimizin korkusu, türbanlıların kamuya girmesi ve eşit haklardan her vatandaş kadar, torpil yapılmadan liyakatları nispetinde yararlanmaları değil sadece. Onlar 10 yılı aşkın zamandır bu konuyu çözemeyen Ak Parti'nin bu konuyu aşarsa büyümesinden korkuyorlar. Tam çözüldü diye umdukları sırada... Bu nedenle de bir kısım(zaten iknici sınıf görmekte mahzur bulmadıkları) vatandaşların hakkının gecikmesi onları hiiç rahatsız etmiyor.

Tezkan diyor ki, neden bu kadar az talep var özel sektörde, neden istihdam edilmiyorlarmış?

Tezkan bu soruyu çalıştığı kuruma, patronlarına seslenerek sorsa ya. Neden merkez medyada on yıllardır çalıştırılmadılar? Talep yok diye bunu mu delil olarak gösteriyorsunuz. Hadi canım oradan. Başvurmaya cesaret bile edemediler. Edipte başvuranların aldıkları cevaplar ise malum. Neden hala Capitol alışveriş merkezinde, Muhafazakar ve başörtülü insanların alışverişe gittiği bir semtteki AVM deki mağazalarda çalışan başörtülüler bile, mağazaya gelmeden başlarını açmak zorunda kalıyor? Hani talep yoktu? BMW neden sponsorluğu iptal ediyor bir TV programından? Sunucunun başörtülü arkadaşı bindi diye. İmaj zedelenmesi.

Nihal Bengisu Karaca neden 10 yıl önce Zaman grubundaydı? Şimdi şimdi kısmen merkez medya organlarında tek tük varlar. Çalıştırılmadılar da ondan... Ve buna gerekçe olarak da dalga geçer gibi 'merkez medya tecrübesi' gösterildi. Yumurta-tavuk tartışmasına kurban edildiler. Bu kadar kolay.

Talep yok evet, mülk sahibinden talep yok. Ama çalışacak adamdan, işgücünden talep çok. Sizler gazeteciliği mülk shaibi patron gazeteciliği olarak gördüğünüz için emekçinin çalışırken yaşadığı sıkıntıyı ve talebi tam da böyle görmezden gelmeyi seçersiniz demekki. Ne üzücü. Böyle olmamasını temenni ederdik.

Aslında sayın Tezkan, başka cevaplar da var. Yıllarca muahafazakar ailelerinin baskısı ile zorluklarla okuyan ama başarılı olan başörtülülere en büyük darbeyi vurarak okullarda başörtü yasaklandığı için iş dünyasında yoklar. Haydi kızlar okula kampanyası düzenlenen bi ülke burası Tezkan. Bilmem biliyor musunuz? Bu nedenle iş dünyasında olamadılar. Çünkü onlar ancak başörtüsü ile ailelerinin muhafazakar zihinlerinde, okumayı ve çalışmayı yerleştirebiliyorlardı belki. İş yapan babanın ticaretini sürdüren ataerkil ağabeylere, erkek kardeşlere kendilerini kabul ettirmekle uğraşıyorlardı. Siz ise şimdi bu zihniyetin başörtülülere yer vermemesini göz önüne koyuyor, topu oraya atıyorsunuz. Dindar, gerici zihniyet başörtülü yerine başı açık tercih etti evet haklısınız. Başörtülüye verdiği şansı ise sonuna kadar sömürdü, başka yere gidemeyeceğini biliyordu o da doğru. Ama laik zihniyette bin beterini yaptı.

Neden iş dünyasında yoklar bi başka cevap. Bir kısmı ise inançlarından dünya malı için vazgeçmeyecek derecede büyük inanıyorlardı. O nedenle iş dünyasında olamadılar. Okumadan da bir iş yapmak istemediler. Kifayetsiz muhteris olmak istemediler belki.

Bunlara rağmen, işverenin seçim hakkını savunmak gayet doğal. Kendi emeği ve yatırımı ile işveren olan kişiye, kimse nasıl insan çalıştıracağını dayatamaz. İsteyen açık, isteyen de kapalı çalıştırır. Kuralları işveren koyar. Yasalar burada özel teşebbüse  kural koymamalı da zaten.

Ama kamuda, halkın parası ile, halkın emeği ile alınan vergilerden beslenen kurumlarda, bir ksım insanları  hak ettikleri pozisyonlara almamak için kurallar koymaya kalkmak son derece adaletsiz. O nedenle türban özel sektörde işverenin tercihi olabilir ama kamuda kesinlikle serbest olmalı. Buna kimsenin hakkı yok. Türbanlı ve KPSS den yüksek puan almış biri yerine A grubu memurluklarda daha düşük puanla bulunanlar nası rahat oturuyor? Hakim savcı ve avukatlar neye güveniyorlar, kendileri ile aynı eğitimi alan arkadaşlarının böyle elenmesine seyirci kalırken.

Türban asıl kamuda serbest olmalı.

Ancak türbanlı olmak avantaja dönüşmeden, liyakata göre seçimler yapılması koşuluyla eşit olmalı. Yasa simgelerin ayrımcılığa veya çıkarcılığa dönüşmesini de engelleyecek şekilde yer almalı. Hoş bunca zaman bu yasayı böyle kullananlara bu hassasiyet çok naif ama olsun. Halkın hakkı herşeyden üstün olmalı. Başkalarının bize yapmasını istemediklerimizi biz başkasına yapmamalıyız. Onlar yapmış olsa dahi.

Tezkan'ın dediğine göre, madem zaten tercih edilmiyormuş, kimse türbanlıya torpil de yapmaz değil mi? Öyle olacak olsa sizin de dediğiniz gibi özel sektörde kapış kapış giderdi bu ablalar, kardeşler değil mi sayın Tezkan? O nedenle rahat olabiliriz değil mi?

Hizmet verenin görüşünün belli olması ve bu nedenle kayırma olasılığı endişesine de katılmıyorum. Bunca zaman başörtülüye, başı açık eleman ile hizmet veren kamuda, başörtülü, hizmet alırken hakkının gasp edileceğini düşünmedi de, şimdi ters durumda neden bu endişe?


TEZKAN'IN YAZISI

Dikkat! Yeni türban dalgası geliyor

Belki daha erken ama şimdiden dikkat çekmekte yarar var..
Anayasa Uzlaşma Komisyonu ‘umutsuz da olsa’ yeniden çalışmaya başladı.. Başlarken de iktidar partisi türban konusunda önemli bir hamle yaptı..
Kamu çalışanlarına türbanı serbest bırakacak düzenleme önerdi..
Kabul edilirse..
Kadın vali, kaymakam, hâkim, savcı, polis, asker, öğretmen vb türban takabilecek..
*
Anlaşılan o ki; yeni anayasa yazılırsa, iktidar partisi yeni anayasayı referanduma götürecek sayıyı bulursa, havuç maddelerden biri belli..
Türban..
Türban sokakta varsa devlette olmasın mı denilecek..
Devlet milletten kopuk olamaz denilecek.. Milletin tercihi devlete taşınmalı denilecek..
Milletin devlete el koyması için basın mührü kampanyası yapılacak..

*
Ama asıl sorun yine konuşulmayacak, sorulsa da cevap verilmeyecek..
Hep sorarım.. Asıl soru şu... .
Türban genel tercihse neden iş dünyasında çok sayıda türbanlı kadın yok? Onca İslami şirket varken, onca mütedeyyin patron varken neden türban takan genel müdür yok? Finans müdürü yok, halkla ilişkiler müdürü yok?

Milliyet

4 yorum:

  1. http://takunyalibidocusu.blogspot.com/




    Ya herro ya merro

    Çok fazla değil bundan beş altı yıl öncesini hatırlayın!..

    O zamanlar AKP’nin mazluma yattığı ilk beş yıllık dönemiydi!..

    Türbanı limon gibi sıkarlar, sonuna kadar siyasi amaçları için kullanıp özellikle kışkırttıkları kızları üniversite kapılarında salya sümük ağlaştırıp, bas bas bağırttırırlardı.

    Gerçi miting yani tiyatral şov bitince türbanlı kızların hepsi dağılıp kuytu köşede makyajlarını tazeler, doğru Gülhane Parkı’na koştururdu. Parklar konusunda bugün de değişen bir şey yok.

    Ne diyorlardı o zamanlar?.. ‘’Biz türbanı sadece okulumuzda takmak istiyoruz!..’’

    Hepsi palavraydı elbette…

    Cumhuriyet düşmanları cemaat tekkelerinde toplanır, afyonlanmış tarikatçılarla zikir ayinleri düzenlenirdi.

    Daha o zamanlar söylüyorduk; bu işler aşama aşama olur diye.

    Bugün gelinen aşamaya bakalım şimdi!..

    AKP türbanı kamuya sokmak için harekete geçti. Elbette bu iş bu kadarla kalmayacak. Nasıl olsa C.H.P ve M.H.P gibi yol arkadaşları da her şeye boyun eğiyor…

    Bir ay kadar önce T.S.K’ya el atıp, general-amiral karılarının türban takmasının yolunu açtılar. Bu konuda yasal düzenleme yaptılar. Necdet efendide her zaman yaptığı gibi eyvallah çekti.

    Birkaç yıl sonra Ordu Evleri’nde subay-astsubay eşlerini, kafa kılları gözüküyor gerekçesiyle kapıdan çevirmeye başlarlarsa kimse şaşırmasın.

    Aşama aşama dedik ya, kamuda türban serbest olunca, türban takmayan memureler için cehennem çanları da çalmaya başlayacak.

    Türban takmayı reddeden kadın memurlar korkunç bir baskı ile karşılaşacaklar.

    Disiplin cezaları, zorla ücretsiz izin, işten atılma korkusu gibi nedenlerle kafalarını poşetlemek zorunda kalacaklar.

    Takmayana ya herro ya merro diyerek kapının önünü gösterecekler.

    İşten kovulmamak ve emekliliğini yakmamak için mecburen o çıfıtı kafalarına geçirecek memurelerin durumunu düşünün!

    AKP’nin seçim mitinglerine kamyonlarla zorla götürülen memurları, gitmeyenlerinse başlarına nelerin geldiğini körler bile biliyor.

    Türbanın kamuya girmesi durumunda, ki bunu da başaracaklar, nefret ettikleri Laiklik ve Cumhuriyete karşı bir zafer daha kazanmış olacaklar.

    Hâlâ uyuyanlar ve Amerikan uyutması türbanı masum bir bez parçası olarak görenler var mı?..

    10 yılda ne Türklük bıraktılar ne İslam

    Bir takım yalaka çevreler türbanlı kızların türbanı yüzünden kamuda çalışamamalarını faşistlikle ilişkilendiriyorlar.

    İyi de; her ortamın bir kıyafet düsturu vardır. Mesela camiye bikini ile girilir mi?

    Gerçi dincilerin cami ile falan alakaları yok. Bunların Tanrısı, Pensilvanya’da yaşayan gözü yaşlı ve bir ayağı çukurda milyoner müezzin bozmasıdır.

    Ben daha bunca sene camiye girip çıkan bir türbanlı görmedim. Gören varsa bana da söylesin.

    Türbanlı kızların camiye gitmeyecekleri en baştan belliydi.

    Ilımlı İslam zehrini şırıngalayan Amerikalı uzmanlar bu işi de çözecekler yakında.

    Vip cami modası başlıyor… Bir tane yaptılar bile!

    Ama biraz durun; PKK her gün askerlerimizi şehit ederken, asrın padişahı Sayın Tayyip Suriye ile yatıp kalkıyor. Hele bir Suriye bölünsün, asker cenazelerini vip camilerden uğurlarlar.

    10 yılda ne Türklük bıraktılar ne İslam.

    Allah bunları nasıl bildiyse öyle yapsın!..

    Cem Akkılıç
    3 Ağustos 2012

    YanıtlaSil
  2. Serra sen neden türban takmıyorsun? Tak sonra türban avukatlığı yap.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türbanlı değil diye birilerinin elenmesi sizi nasıl korkutuyorsa, Kİ ANLAŞILABİLİR BİR ENDİŞE, türbanlı eş nedeni ile birilerinin elenmesi düzenlemesi de bir o kadar korkunç. gün gelecek öyle olacak diye hali hazırda hak ihlaline uğrayanları harcamak anlaşılır değil. ya herro ya merro değil. söylediğiniz öngörüden yola çıkarsak; ne kapıdan kafa kılı gözükenlerin çevrildiği bir ülke ne de kafa kılı gözükmeyenlerin çevrildiği bir ülke de nefes alınabilir. biri olmasın diye diğeri olmak zorunda değil ki.gülhane olayı da, kafasını kapatanın kendi bileceği bir iş. kimse ne kapatanın ne açanın, ne gülhaneye gidenin özgür iradesine hükmedebilir.evet bu bir çelişkidir ama olaya buradan yaklaşmak(bu gülhane genellemesini doğru kabul edersek) haksızlığın adaletsizliğin yerinde olduğunu ıspatlamaz.o çelişki o kişilerin kendi dünyasında yaşadığı özel bir durum. mağdur yaratmak hep birilerine yaradı bu ülkede o ayrı konu.

      Sil
  3. bu arada bu yorumu yazdığınızda takmıştım :)şimdi avukatlık yapmama izin verdiğiniz için sağolun. demek birilerinin avukatı olmak için ille onlardan olacaksın. hakkı savunmak için bu lazım mı illa?

    YanıtlaSil