14 Ekim 2013 Pazartesi

Laiklerin Çelik’ten İntikamı



Kurban vahşet mi?

Birgün’de Kurban Bayramına dair bir ajitasyon dikkatimi çekti. Zafer Fehmi Yörük’ün, çocukluğundaki travmalara giderek aktardığı, kurbanın ne menem bir vahşet olduğunun hikayesi... Gerçi hikaye; bugünün daha büyük vahşetlerine bağlanıyor ama olsun...

Bunların hepsi ifade özgürlüğü kapsamında elbette... Ve bu yaklaşımın benzerlerini soyal medyada da çokça gördüğüm için gazeteye bir sözüm yok. Yani bir karşılığı var bu yaklaşımın toplumda.

Sadece şunu merak ediyorum. Yılın 360 günü hayvan kesilmesinde bir sorun yok, kesilen hayvanları yemekte de bir sorun yok, ama işin içine din, kurban, bayram girince bir alerjik durum çıkıyor ortaya sanki.

Çocukken kurbanlığı birkaç gün önce alıp, kesilene kadar onunla arkadaş olanlar vardır aramızda. Doğru.
Sonrasındaki kesim, yazarın dediği gibi bir çocuğa vahşet gibi ağır gelmiş midir, travmaya dönüşmüş müdür bilmem...

Ama Kurban Bayramı’nı bununla suçlamak için çocukların dünyada hayvan kesilmediğine, bayram dışındaki dönemlerde et yenmediğine falan inanıyor olması gerekiyor.

 Ki bir dünya gerçeği dururken sadece Kurban bayramını suçlamak için bir gerekçe olsun zihinlerinde...

Yoksa sorun, görmeyince ortadan kalkıyor mu? Biz görmeyelim de, gerisi sorun değil diye mi düşünüyor bu arkadaşlar?

Yoksa özgürlükçü bazı kalemler herkesi vejeteryan olmaya mı zorlayacak? Peki ya bitki hakları?

Demek ki tabiatın bir akışı var.

Ve doğruya doğru diyelim; sanırım işte bunlar hep din düşmanlığı.

Bir müslüman olarak özeleştiri yapılacaksa, kurban kesim yerleri, bu işin nasıl bir temsili durum içinde olması gerektiğinden çok uzaktı yıllarca. Bu işin bir Allah’a yakınlaşma işi olduğu ve kuralları olduğunu bilmek gerekir.

...

Tonla kadınla aldatan eşe katlanıp dini nikahı yermek...

Kurban olayında işin içine din girince yaşanan çifte standardın bir çeşidini ise çok eşlilik konusunda görüyoruz.

Mesele bir Ak Partili olunca; özel hayatın, kutsal değerlerin bir anlamı olmadığını görmüş olduk yine.

Yurt Gazetesi Ak parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in iki eşli olduğunu aktaran bir habere yer verdi.

Hayatlarını evliyken nerdeyse hergün başka kadınlarla yakınlaşma üzerinden yaşamakta hiçbir beis görmeyen ve bu aldatmayı ahlaki olarak tartışmayıp 'özel hayat' diyenlere yakın bir zihniyetin temsilcileri, bir erkeği, bir başka kadınla çok daha sorumlu şekilde yaşadığı beraberlik üzerinden linç ediyorlar...

Bu işi bir de bu erkeğin ilk eşine, yani resmi nikahlı eşine soralım diyebilirsiniz. Bu hanımın elinde ayrılma seçeneği vardır. Dinen de; bir kadın eşi ikinci kez evlenmek istediğinde kabul etmiyorsa kadıya giderek boşanabilmektedir.

Dolayısı ile burada, aldatma olayında hukuken kendisini aldatan erkeği boşama hakkına sahip olan kadın gibi; ilk eşin dinen de,  iki eşi aynı şekilde sevdiğini iddia eden erkeğe karşı da hakları mevcut...

Kocasının kendisini aldattığını bile bile on yıllarca evli kalan modern ve laik dünyadan çok sayıda kadın tanıyorum... Bu kadınlar kocalarının neredeyse her gördükleri kadınla birşey yaşayabileceğini hissediyorlar ve bunu istemeselerde boşanma yolunu seçmiyorlar.

Ancak hergün başka tenlerde gezen bir erkeği kabul eden bu kadın; kocasının bir başkasını daha sevmesinden, görece çok daha insani ve ruhi tarafı olan bir ilişki içinde olmasından, çok rahatsız oluyor ve kötü hissediyor...

Olabilir tabi ki, hangi kadına neyin daha zor geleceğini biz bilemeyiz zira göreceli.

Eşlerini milyon sayıda kadınla aldatmaya can atan zihniyetin ve buna gözyumarak yıllarca eş kalan ‘kendine saygılı’ kadınların bu konudaki itirazları bence komik.

İkinci olmayı kabul eden kadını da, evli bir adam ile sonu belirsiz maceralar yaşayan kadından çok daha aşağıya çeken, hedefe koyan bu habercilik, adeta evli erkeğin, seviyesiz ve kısa vadeli ilişkilerini kabul edilebilir, ama insan ruhuna uygun beraberliklerini ise karısı ile katolik nikahı varmışcasına ahlakdışı ilan ediyor.

Peki neden Çelik? Bir sunucunun dekoltesi üzerine ahkam kesme haddini kendisinde gören Hüseyin Çelik buna müstehak mıdır?

Hayır. Buna kimse müstehak değildir.


Tekrar edelim, Çelik hakkında yapılan haber ne kadar kabul edilemez ve aşağılık ise, Çelik’in bir sunucu hakkında ağzını açması da o kadar incitici olmuştur. O bunu yaptı diye karşılığında bu haber ile özel hayatının en ince detayının konuşulmasını hak etmez... 

Ancak bir siyasetçi bir kadının dekoltesi, giyimi, hayat tarzı üzerinden konuşabileceğini düşünüyorsa, konu kendisine geldiğinde, iddialar gerçekse, hiç değilse göğsünü gere gere oraya çıkan kadın sunucu kadar olmalı ve ben yaptım ama yanlış yaptığımı düşünmüyorum diyebilmelidir. 

Müslüman olduğunu ifade eden idareciler de Allah’ın müsade ettiği ve kadınların da reddetme hakkını koruduğu bu düzenlemeyi yasallaştırmalı, evli erkekler ile macera yaşayan kadın ile, ikinci hayat arkadaşlarını aynı safa düşüren bu aşağılayıcı düzeni değiştirebilmelidir.

Ki erkekler o zaman gerçekten bir ikinci kadının sorumluluğunu daha eş mertebesinde alabiliyorlar mı yoksa bu resmi olarak bir karşılığı olmayan dini nikahı kullanıyorlar mı ortaya çıksın. Ak koyun kara koyun belli olsun yani...

...

Kendince Alevilik tarifi yapanlar ile 'Kur’anda şu yok' diyenler aynı...

'Alevilik İslam’ın alt koludur’ şeklinde tanım verenlere kızan kardeşlerimi anlıyorum. Bir öğretiye inanan kişiler onu nasıl algılıyor ona bakmalı. Farklı bir din olarak görene illa da İslam’ın alt kolu diye dayatamazsın değil mi?

Ama bazı cenahların da ‘islamda başörtü yok, alkol yasağı Kuran’a değiştirilerek sonradan eklenmiş’’ itirazları da aynı derecede kabul edilemez.

Kimisi de değiştirilmiş veya değiştirilmemiş şu an okuduğumuz ve yüz yıllardır var olan hali ile başörtme ayetine ve alkol içmemeğe inanıyor.

Kuranda yok demek başkadır, o tartışılır. Hangi icma ile Kuran da olmayan bir emir veya yasak var olabiliyor konuşulur. Gerçekten yoksa buna uygun davranmak isteyenin hükmü de konuşulabilir. Ama 'yoktu, eklendi' diye iddia etmek, yüzyıllar öncesini bilir gibi tezvirat yapmak, tıpkı bazı bazı Müslümanların başkalarına inanç tarifi tayin etmeye kalkması gibi komik ve gereksiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder