8 Şubat 2013 Cuma

GÜRSEL TEKİN'İN GAFLAŞTIRILAN SÖZLERİ

Birgül Ayman Güler, Süleyman Soylu gibi bazı milletvekillerinin sözleri üzerinden linç edildiği haftalardayız. Bu sözler çok tartışıldı. Bu sözlerin arkasındaki zihniyeti sorgulamak, makul şekilde yapıldığında anlamlı da.
Ancak ben CHP İstanbul milletvekili Gürsel Tekin'in bir TV programında ettiği sözlerin medya tarafından haberleştirilmesini mercek altına alacağım.
Siyasetçilerin konuk olduğu televizyon programları ve özel röportajlardaki açıklamalarını haberleştirme sürecinde, gazeteler haberi adeta yeniden üretiyor. Ve her yeniden üretmede olduğu gibi açıklamalar çarpıtılıyor. Bu çarpıtma, çoğu zaman konuşmaların öncesi ve sonrasının karartılması suretiyle oluyor. TRT TÜRK'te yayınlanan “Görüş Farkı” programında, ‘’Kemal Kılıçdaroğlunu nasıl devirebilriz diye organizasyonlar yapılıyor mu, ne dersiniz’’ şeklinde sorulan soruya; Gürsel Tekin’in cevabı, pek çok gazetede “olay açıklama” olarak haberleşti.

Tekin bu soruya, ‘yarın kurultay var, 81 il başkanı genel başkanın arkasında’diye cevap veriyor ve ‘Kurultay Delegeleri il başkanları genel başkanın arkasında, Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra tabanda, örgütte en güçlü lider Kılıçdaroğlu’dur, kimsenin gücü yetmez buna. Ben 30 yıldır bütün kademelerde görev yapan biri olarak söylüyorum partiyi bilen biri olarak söylüyorum’ diye de ekliyor.

Siyaseti bilmeyen biri için bu laf çok iddialı ve kulağa komik geliyor. Atatürk ve Kılıçdaroğlu…Vay be diyor millet. Liderine yalakalık yapıyor diyenler de var...

Bir nevi Süleyman Soylu’nun ebedi lider mevzusunda düştüğü duruma düşüyor Tekin. Ki Soylu da, gönlündeki bir şeyi dillendirdi. Söz konusu siyaset olunca, gönlündekini söyleyenden değil gönlündekini gizleyip güzel gösterişli konuşanlardan korkalım.

Neyse konumuza dönelim.

Bu noktada Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın Tekin’in sözlerine değindiği açıklamayı kelimesi kelimesine hatırlayalım:

Arınç, partisinin Bursa il başkanlığı tarafından düzenlenen ''Siyaset Akademisi''nde yaptığı konuşmada,

‘’CHP'de birisi geçen günlerde işte 'Atatürk'ten sonra da Ecevit'ten sonra da en güçlü lider benim liderimdir' demiş. Şimdi onun internetteki cevaplarını yolda gelirken epeyce inceledim. En hafif tabiriyle üç beş kişi ona 'bu, yalakalıktan başka bir şey değildir' diyor. Yani Atatürk ile birisini kıyaslarken bula bula birisinin ismini zikretmesi, o partilerdeki maalesef zafiyetlerin ne hale geldiğini bize gösteriyor, çünkü buna acımak lazım’’

İlk etapta zaafiyet nitelemesi makul geliyor.

Atatürk’ün kıyaslanmaz olduğu algısnı gösteren bir söylemi Ak Parti'den önemli bir isimden duymak güzel. Ancak şu var, burada; Gürsel Tekin gibi 30 yıldır CHP yi iyi bilen bir ismi, bu teknik yorumu üzerinden, Atatürk ile mevcut liderini kıyaslayarak yalakalık yapmak ile itham etmek sanıyorum meseleyi anlayamamaktan kaynaklanıyor

Bunu anlamamak Arınç’ın suçu değil. Neden diyecek olursanız, medyamız Tekin'in bu sözlerini manşetleştirirken, bu habere başlık atarken, öyle popülist yaklaşıyor ki Arınç da oradan aldığı bilgi ile haklı olarak bunu tirajikomik bulduğunu ima ediyor.

Oysa dikkatle dinlendiğinde bu programda moderatör Ömer Şahin; Tekin’e, Kılçdaroğlu’nu devirme hesapları yapılıp yapılmadığını soruyor.Tekin ise teknik olarak kurultay ve delege karşılığı anlamında 81 il başkanının Kılıçdaroğlu’nu desteklediğini ve bu bağlamda Atatürk’ten sonra en güçlü lider olduğunu söylemek istiyor. Yani İnönü ve Ecevit'in sahip olduğu delege desteğinden fazlasına sahip olduğu anlamında teknik bir niteleme yapıyor. Sorunun doğasıgereği cevabı böyle anlamak lazım. Yoksa Kılıçdaroğlu ile Atürk’ün liderliğini karşılaştırmıyor. Konu; Kılıçdaroğlu devrilebilir mi olunca, Tekin de bunun teknik olarak olamayacağı cevabını vermek için, ‘Kılıçdaroğlu güçlü bir lider’ tespitini; delege karşılığına atıf ile yapıyor il başkanları üzerinden. Yoksa; müthiş-karizmatik ve benzeri şeyler değil daha güçlü liderden kastı. Atatürk’ten sonra, bugüne kadarki CHP liderleri ile kıysaladığı nokta da buna benzer şeyler değil. Ve konuşmanın gelişinden bu belli.

Ancak gazete haberleri ve bazı internet siteleri , sırf haber tıklansın veya sansasyonel bir söz gibi yansıtmak adına; tuhaf işler yapıyorlar.

Örneklere bakalım:

Hürriyet ile başlarsak, “CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun daha önce CHP liderliği yapan İnönü, Ecevit ve Baykal’dan daha güçlü bir lider olduğunu öne sürdü’’

Bir kere ‘öne sürdü’ ile Hürriyet zaten, bu fikre mesafesini belli ediyor. ‘Tekin, Kılçdaroğlu’nun Ecevit, Baykal ve İnönü’den daha güçlü bir lider olduğunu öne sürdü’ demek yerine, geçmiş liderlerin delegedeki etkileri, liderliklerinin sona erişindeki delege etkisi durumlarını, örneğin İnönü’nün delege sayısından nasıl etkilendiğini hatırlatıp, bu öne sürüleni sorgulayabililerdi.

Böyle bir haber yazarken; haberi hazırlayan veya son halini veren kalemler, o videoyu izler, konunun; gerçekte somut, öğrenilebilir karşılığı varsa, bilgi olarak okuruna sunar. ‘Böyle dedi ama aslında böyle’ der gerekirse.

Dolayısı ile konuşulan konunun teknik konu olduğunu görmezden gelip, sadece daha güçlü lider dedi deyince; bu, çarpıtmaya giriyor.

Tekin bunu söyledi mi? Dedi demesine ama habercilik böyle bir iş değilki. Biraz derinlik lazım. Bu, Tekin örneğinde bilinçli yapılmamış olabilir. Dikkatsizlik sonucu olabilir. Bazı durumlarda maksatlı yapıldığı da gerçek.

Yenişafak’ın internet sitesinde yer alan bu konudaki haberin metnine bakalım:

‘’Yılın iddiası Gürsel Tekin'nden geldi. Tekin "Atatürk'ten sonra CHP'nin en güçlü genel başkanı Kılıçdaroğlu'dur" dedi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin TRT Türk'te yayınlanan "Görüş Farkı"programına katıldı. Programın bu haftaki konukları Gürsel Tekin ve BBP Genel Başkanı Mustafa Destici oldu. CHP Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili çarpıcıaçıklamalarda bulunan Gürsel Tekin, Kılıçdaroğlu'nu Atatürk'ten sonra en güçlü genel başkanı olduğunu iddia etti.’’

Bu haberde de yine, Tekin’in konuk olduğu programın moderatörünün sorusu dahi yer almıyor. Soru olmadan cevap verildiğinde; bazı durumlarda bağlamından kopuk bilgi paylaşılmış oluyor.

Tabii neticede Tekin bir siyasetçi, karşısındaki gazeteciye, gerçeği söylüyor veya söylemiyor, liderine yalaklık yapıyor veya yapmıyor onlar ayrı konu. Elbette verdiği cevap o açılardan da sorgulanacak. Bu noktada Kılıçdaroğlu hangi avantajlara sahip, neden sahip çıkar delegeler, bu soruları sorabilir programın sahibi. Bu konuşmayı haberleştiren gazeteciye düşen ise; bu cevabın hangi soruya hangi bağlamda verildiğini de açıklayarak, gerekirse ek sorular ile cevabın doğruluğunu sorgulayarak haber yapmaktır en fazla. Çarpıtmak değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder